Hikayesiz Popstarın hikayesi
Birinci Pop Star muharebeleri bitti. Yeni pop starimiz Abidin, vatana millete
hayirli ugurlu olsun. Deyip gecemem! Durumdan vazife cikarmam ve bir nefis
muhasebesi yapmam sart. Cunki ne zaman bir seyi kucumsesem, aldirmadigimi, onem
vermedigimi soylesem, Allah beni onunla siniyor, burnumu surtuyor, kat kat laf
ebelikleri altinda sakladigim gizli kibrimi tuzla buz ediyor. Iyi yapiyor, baska
turlu islah olmam mumkun degil.
Pop Star elemeleri basladiginda uzun sure seyretmemek icin direndim. Acik
soyluyorum boyle bir programin israrli takipcisi olmayi kendi imajima
yediremedim. Televizyonunu acmamakla, okumaya daha cok zaman ayirmakla ovunen
benligim yavas yavas konuyla ilgili haberlerin istilasina ugradi. Birkac hafta
icinde beni teslim aldi. Finalistlerin sayisi 5'e ininceye kadar, elenenlerin
gozyaslarindan, juri uyelerinin tartismalarindan kendimi ayiplamakla birlikte
zevk de duymaya basladim. "Okulum, kitabim, gazetem icin cok mesai harciyorum.
Pop Star beni dinlendiriyor, surmenaj olmaya ramak kalmis beynimi hafifletiyor"
diye avuttum kendimi.
Med Yapim'dan aranip bes gazeteden bes gazetecinin bes yarismaci ile roportaj
yapmasi teklifini kabul ederken bunun benden cok gazetem adina iyi bir tanitim
olacagini dusundum. Bir yandan da icin icin "ne isim var benim bu kadar pop bir
iste" diyordum. 'Pop'u aptal kelimesi yerine kullaniyordum. Ama hem aglayip hem
"gelin" gidiyordum. Soylenmeye devam ettim: "Insallah bana Abidin'i vermezler.
Iclerinde en renksizi o. Bir hikayesi bile yok. Ben kazanacak olana oynamaliyim."
Ha! Oyle mi! kader beni inadina Abidin'le bulusturdu. Roportaj sirasinda cocugu
cok begendim ve gazetemin ruhuna en uygun adayla eslestigimi fark ettim. "Seni
gidi cok bilmis kadin, bak ne duzgun, ne hos bir cocukmus, gordun mu" diye
mirildandim. Ucuncu tokati yemege hazirlandim :
Aidiyet duygum zayiftir, kendimi bir yerlere, birilerine, gruplara, kurumlara
hatta bu dunyaya ait hissedememe gibi tuhaf bir ozelligim vardir. Sira onun
parcalanmasina gelmisti. Ben Abidin'le konustum ya, o cocuk sanki benim cocugum
oldu, onun kazanmasini yurekten istemeye basladim. Allah Allah! Sana ne kadin,
sen mi dogurdun, CD'si cikinca para verip almazsin bile, kim birinci olursa
olsun, ne cabuk aidiyet kesbettin oyle, seni gidi kayrak seni!
Ama sekerim, nasil benimsemem ben Abidin'i. Cikti aslanlar gibi askini itiraf
etti. Gerci sonra zavallicik geri adim atti; ama olsun, gurur da lazim adama.
Hem, benim bir tezimi dogruluyor gidisatiyla: Her zaman benimle yapilan
soylesilerde ve Bahcesehir Universitesi'ndeki ogrencilerime soyledigim bir soz
var: Sadece sorular vardir, cevap yoktur. Bizim saglam sorulara ihtiyacimiz,
cevaplara olan ihtiyacimizdan daha buyuk. her cevap ufkumuza bir soru denizi
germekten baska bir ise yaramiyor. E neydi benim Abidin'e sordugum ilk soru: "Abidin
sen sempatik bir cocuksun; ama diger adaylar gibi bir hikayen yok. Bu, sence bir
dezavantaj degil mi?"
Abidin'in ne cevap verdigi hic onemli degildi. Bu soruyu kafasina yazdi ve
sonraki haftalarda surekli insanlara bunu sordu. Cok akillica bir taktikti ve
onu yarismadan birinci cikarmada buyuk etkisi oldu. Gel de onunla aidiyet kurma
simdi. Cocuk, senin sorunun actigi yolda yurudu ve hedefe vardi. Neymis efendim;
sorular, cevaplardan gercekten onemliymis.
Ee tabi simdi gizli gizli gurur duyuyorum. "Benim oglan Pop Star oldu" diyorum.
Buyuk lokma yiyeceksin, buyuk laf etmeyeceksin agabeylerim, ablalarim!
Nuriye Akman , Zaman Gazetesi
|